|
mantığa bürümenin böylesi =) |
İnsanların hayatında
çoğu zaman, boyutu verilen değere göre değişen problemler vardır. Biri yaklaşan
final sınavlarının stresindedir, diğeri trafikte sıkışıp kalmaktan ötürü
sinirlidir, öteki ise maddi sıkıntı içinde olduğundan kredi kartı borcunu
ödeyemediği için gergindir. Kimine göre önemsiz, kimine göre ise dünyanın en
büyük problemi olan görülen durumlar, insanların sağlığını ruhsal ve fiziksel
olarak tehdit eder. Kişi kendisini çatışmanın, engellenmenin veya hayal
kırıklığının merkezinde bulur. Böyle zamanlarda, insanoğlu içinde bulunduğu
kaygı halini azaltmak için davranış, düşünce ve duygu içeren mekanizmalara
başvurur. Tüm bunlar “ savunma mekanizmaları “ olarak adlandırılır ve
bilinçsizce kullanılır.Bilincimizle hareket ettiğimiz andan itibaren, savunma
mekanizmalarından söz etmek mümkün değildir. Peki ya neler savunma
mekanizmaları kategorisine girer? Ya siz, en çok hangi savunma mekanizmalarını
kullanıyorsunuz?
Karşıt tepki
geliştirme: Kişinin gerçek isteklerini anlamak yerine, düşündüklerinin tam
tersi şekilde davranmasıdır. Diyelim ki yoğun iş temposundan biraz olsun
uzaklaşmak için izin aldığınız, evde dinlenmek için planlar yaptığınız, bununla
birlikte arkadaşınızın size kalmaya geldi. Önceleri bu durum birkaç gün sürer
düşüncesiyle arkadaşınıza her zamanki gibi davrandınız; ancak bu süreç haftalar
almaya başladıkça sinirlenmeye başladınız ve arkadaşınıza olduğundan çok daha
iyi davranır hale geldiniz. Bu konumda, düşüncelerinizi saklamak için karşıt
tepki geliştirmiş oldunuz.
İnkar: Hoşa gitmeyen bir gerçekten korunmak için, o gerçeğin
varlığını kabul etmeyi reddetmektir. Alkolik birinin alkolik olmadığını
söylemesi gibi. Yahut, tartışma esnasında kişinin “ tamam, sen haklısın; ama
ben sana karşı hep saygılıydım. “ demesi inkardır.
Mantığa bürüme: Bireyin isteğine ulaşamaması halinde, toplum
tarafından kabul edilebilir nedenler bularak durumu haklı çıkarmasıdır. Girdiği
sınavda çalışmadığı için başarısız olan öğrencinin soruların zor olduğunu ya da
bu dersin kendisi için gerekli olmadığını bildiğinden çalışmadığını
söylemesidir. Temelde bu duruma üzülen öğrenci, kısmen mantıklı nedenler
bularak kendini savunur. Sanıyorum ki, bu öğrencilerin en fazla kullandığı
savunma mekanizmalarından biridir.
Yansıtma: Bu savunma mekanizması iki şekilde kullanılır.
1
Kişinin kendi eksikliklerini, kusurlarını başka
insanlarda varmışçasına kötülemesidir. Sürekli temizlik yapan birinin,
komşusunu “ temizlik hastası “ olarak nitelemesi gibi.
2
Amacına ulaşamayan bireyin , kendi
başarısızlığının nedenini başka insanlarda ve olaylarda aramasıdır. Maçı
kaybeden takımın taraftarlarının, saha kötü olduğu için kazanamadıklarını
söylemesi; pişirdiği yemek lezzetli olmayan ev hanımının, kasabın kötü et
verdiğini söylemesi; okuduğu kitabı o konuda bilgisi olmadığı için anlayamayan
birinin, bu durumu yazarın anlaşılır bir plan dahilinde yazmamasına bağlaması
yansıtmadır.
Yön değiştirme: Bireyin yaşadığı olumsuz durumlara karşı
duygularını gerçek kaynağa yöneltememesi halinde, başka bir yönde dışa
vurmasıdır. Patronundan azar işiten bir kişi, çok sinirlenmiştir; ancak
patronuna cevap verememiştir. Evine döndüğü zaman kızını sebepsizce
azarlamıştır; çünkü kızını gücünün yettiği bir obje olarak görüp, patronunun
yerine koymuştur.
Yön değiştirme sadece kişilere uygulanmaz. Patronuna kızan
bu kişinin, trafikte korna çalması da; sevgilisiyle tartışan birinin telefonu
duvara fırlatması da yön değiştirmedir.
Bastırma: Acı verici, rahatsız edici duygu ve düşünceler
görmezden gelinerek, yokmuş gibi davranılmasıdır. Hepimiz yurt dışında eğitimine
devam etmek, zevk alınan bir işte çalışmak, denize nazır bir eve sahip olmak
gibi planlar yapıyoruz. Ancak ölümlü olduğumuzu sürekli göz ardı ediyoruz ve
ölüm fikrini bastırıyoruz.
Telafi etme (ödünleme): Bireyin, kendisinde eksik gördüğü
bir alanı tamamlamak için başka bir alana yönelip, aşırı bir çaba göstermesiyle
başarılı olmasıdır. İkinci alanda elde edilen başarının verdiği doyum,
birincisi kadar olmaz; ama birinciyi elde edememenin verdiği gerginliği
hafifletir. Minyon tipli insanlar genellikle jipleri tercih ederler.
Böylelikle, bedenlerinin küçüklüğünü arabalarıyla telafi ettiklerini düşünüp,
kendilerini daha güçlü hissederler. Derslerinde başarısız olan öğrencinin spora
yönelerek başarı sağlaması da telafi etmedir.
Yüceltme: Doyurulmamış güdülerin kişiyi toplumca beğenilen,
kabul edilen aktivitelere yöneltmesidir. İçinde sürekli insanlar üzerinde
egemenlik kurma isteği barındıran, mahallenin kabadayısı kabul edilen birinin
toplum tarafından beğenilmek için polis olmasında yüceltmeyi görebiliriz.
Saldırgan eğilimleri fazla olan kişinin boksör olması da bu eğilimlerin
yüceltilmesidir. Cinsellik üzerine konuştuğunda toplum tarafından yargılanan
birinin, bu kavramı tablolarında işleyerek ressam olması topluma kendini kabul
ettirme yoludur.
Gerileme: Hoşa gitmeyen bir durumla karşılaşıldığında,
kişinin yaşına uygun davranmayarak çocuksu davranışlar sergilemesidir. Sosyal
ağlardaki profil resimlerine çocukluk resimlerinin konması; babasıyla tartışan
ve haksız olan 20 yaşındaki birinin kollarını bağlayıp somurtması ya da bebek
gibi ağlaması diyebiliriz.
Özdeşim kurma: Bireyin kendisinde olmayan özelliklerini
kapatmak için, beğendiği, başarılı bulduğu birini örnek alması, o kişi gibi
davranmasıdır. Daha çok ergenlik yıllarında görülen, ünlü şarkıcılarla
özdeşleşme kurma sonucu saçın onun gibi yapılması, giyim tarzının ona
uydurulmaya çalışılmasıdır. Çoğu kişinin lise dönemlerinde metal müzik
dinleyip, simsiyah giyinmeleri örneğini de verebiliriz.
Hayal kurma: Farklı
bir işle meşgulken, hayallere dalarak içinde bulunulan durumdan bir nebze olsun
uzaklaşmaktır. Yoğun bir günün ardından trafikte saatlerce beklemek zorunda
kalan birinin deniz kenarında ayaklarını uzatarak dinlenme hayalini kurmasıdır.
Böylelikle içinde bulunulan sıkıntılı durumdan uzaklaşma sağlanacaktır.